açıklayıcı nesne ne demek?

  1. Bir cümlede asıl nesneden sonra gelerek onu daha belirgin duruma getirmek, nitelendirmek veya pekiştirmek için kullanılan ve yine nesne durumanda olan kelime veya kelime grubu. Bu davayı, bu mukaddes vatanın itilâ-yı kat’îsini temin edecek olan bu davayı bugün bu mertebeye kadar getirdik. (M.K. Atatürk, Nutuk, s. 872). Azize, o kelebek ruhlu çocuk, sefir karısı olmak ve hayatını Avrupa’nın kibar dünyasında geçirmek hülyasını kuran süslü kız, şimdi Hasan Beyi, yani parasız ve mevkii, rütbesi yüksek olmayan genç yeğenini seviyordu.(H.E. Adıvar, Kalp Ağrısı, s. 34). O kızı, o zengin kızı istiyorsun demek (H.Z. Uşaklıgil, Ferdî ve Şürekâsı, s. 197). Bunu düşünürken Firdevs hanımın çehresini bütün boyları ile sahte gençlikler ile, gizlenen fersudelikleriyle o çehreyi görüyordu, bu çehre o eski evin ölmüş ruhu üstünde yükselen yeni ev, yabancı evdi. (H.Z. Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu, s. 189). Kafamdaki şeytanın varlığına indirdiği darbeyi, manevî iflâsını asla duymuyor. (Ö. Seyfettin, Gizli Mabet, s. 70). Bu konuda kendisini, gençliğini ortaya koyan Bay Hidayet Koryürek, çok güzel konuşuyordu (S. Kocagöz, İzmir’in İçinde, s. 16) vb.
  2. (en)Appositive.
  3. (fr)Appositif

açıklayıcı ad

  1. Kitabın genel olarak bilinen ve çoğunlukla değişik puntolarla basılmış olan adından önce ya da sonra gelen ve asıl adı anlam, kapsam ya da tür bakımından açıklayan ad.
  2. (en)Sub-title.

açıklayıcı belgeler

  1. Örnekolay incelemesinde kişisel yazışmalar, günceler, özgeçmişler ya da ilgili olayların sözlü aktarımından oluşan bilgi kaynakları.
  2. (en)Expressive documents.

nesne

  1. Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi, maddesi olan her türlü cansız varlık, şey, obje
  2. Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç.
  3. Öznenin dışında kalan her konu, obje
  4. (Derleme., belirtilinesne, -i'li tümleç, -i'linesne) Geçişli eylemi tümleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç: Ali bir kitap almış; Öğrenci para bulmuş, sahibine vermiş; Öğretmen ders anlatıyor; Meseleyi çözmeden gitmeyin; Çocuklar annelerinin evde bulunmayışını fırsat bilirler; Ali evi sattı, bahçeyi bıraktı; Bazı insanlar okumayı sever, yazmayı sevmez; Kar bütün limanı sarmıştı vb.
  5. İnsanın dışında kalan, görülebilen, dokunulabilen, bir ağırlığı ve kütlesi olan her türlü özdeksel varlık.
  6. (Lat. objectum = karşıda bulunan, karşıya konan) : 1- (Genellikle) Karşımızda bulunan şey. 2- Öznenin bağlılaşık kavramı olarak, özne ediminin, bilincin kendisine yöneldiği şey: a. Kendisine yönelinen, düşünülen, tasarlanannesne, kendisine yönelen bir edim olmadan var olmayan şey; bilinçte, düşünmenesnesi (konu) olarak düşünme olayının karşısında bulunan şey; düşüncel (ideal)nesne. b. Özne ediminden, bilinçten, bağımsız olan gerçek (real)nesne; gerçeklik olarak, dışdünyanın bir parçası olarak bilincin karşısında duran şey.
  7. Şey, herhangi bir şey.
  8. (en)Objective.
  9. (en)Objective case.
  10. (en)Body.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

açıklayıcı adaçıklayıcı belgeleraçıklayıcı çekimaçıklayıcı değişkenaçıklayıcı deyimaçıklayıcıaçıklayıcı dolaylı tümleçaçıklayıcı masalaçıklayıcı sözlükaçıklayıcı zarf tümlecinesnenesne açıklayıcısınesne adı buldeğiştir sihirbazınesne adını girinnesne almayan fiilnesne animasyonunesne ayarlanesne bağlama ve katmanesne bakısınesne biçimlendirnesnasnesanesainesaicnesaihnesaik
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın