söz vermek ne demek?
- Bir işin yapılacağını kesinlikle bildirmek.
İşte biz bugün, seninle buluşmaya söz verdiğimiz yerdeyiz.
A. M. Dranas Pledge.
Promise.
Undertake.
To give one's word.
To deliver / to make a promise.
To promise.
Assure.
Engage.
Engage one's word.
To pledge one's faith.
Pass.
Pass one's word.
Pledge one's word.
To deliver a promise.
Stipulate.
söz vermemiş
Uncovenanted.
söz vermesi üzerine
On parole.
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
Bring.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
söz vermemişsöz vermesi üzerinesöz versöz verdiği şeyi yaptırmaksöz veren kimsesöz verilen kimsesöz verilen şeysözsöz açmaksöz akımısöz almaksöz altında kalmamaksöz anlamaksöz anlamazsöz anlatmaksöz anlayan beri gelsinsöz aramızdasöbesöbe penceresöbeksöbüksöbüktekinvermekvermek istememekvermeverme aralığıverme durumuverme hedefiverme kaynağıverver kaçver yiyeyim, ört uyuyayım gözle, canım çıkmasınveraveracious