zaman zaman ne demek?
- Ara sıra
Kendisini zaman zaman tutan bu nöbetten kurtulmaya çalıştı.
S. Kocagöz - From time to time.
- Ever and anon.
- Sometimes.
- Between whiles.
- Once in a while.
- At times.
ara
- Aralık.
- İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe.
- İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla.
- Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi
- Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi
- Bir oyunda, bir filmde dinlenme süresi, antrakt.
- Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları.
- Futbol oyununun kırk beşer dakikalık iki devresi arasında verilen on beş dakikalık dinlenme süresi.
- Sinemalarda gösterim başlarında ya da ortalarında verilenara.
- Takımların oyunarasında aldıkları birer dakikalık dinlenme ve yönelge alma süresi. Bir takım bütün bir oyun süresince ancak dörtara alabilir. Buara dakikaları oyun süresinin dışında kalır.
zaman zarfı
- Bir fiilin anlamını zaman kavramı ile sınırlandıran zarf, zaman belirteci.
- Bk. zaman belirteci
- Temporal adverb.
zaman adamı
- Trimmer.
zaman
- Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
- Bu sürenin belirli bir parçası, vakit
- Belirlenmiş olan an.
- Çağ, mevsim.
- Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler.
- Dönem, devir
- Bir süre ile ilgili durum ve şartlar
- Güneş ve yıldızların öğlene göre açısal uzaklığına karşılık bir ölçü.
- Bk. çağ
- (Derleme.. fiillerde Zaman) Eylemlerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, geniş zaman, gelecek zaman kavramı: Geldi, gelmiş, geliyor, gelir, gelecek, geldiydi, geliyormuş, hastaydı vb.