Ana Sayfa > zaman belirteci nedir, zaman belirteci ne demek (zaman belirteci nnd)
zaman belirteci nedir, zaman belirteci ne demek?
zaman belirteci
Zaman zarfı.
(Derleme.. zaman zarfı) Bir eylemin anlamını, zaman kavramı ile sınırlandıran belirteç: Sabahleyin gelmiş; Şimdi gidecek; Yarın gelsin; Geceleyin rastlayınca şaşırmış vb.
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
Örnek:
Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin
Bu sürenin belirli bir parçası, vakit
Örnek:
Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir. A. İlhan
Belirlenmiş olan an.
Çağ, mevsim.
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler.
Dönem, devir
Örnek:
Eski müdür zamanında hayli şımarmış olan bu miskin ve ukala herifi sepetledi. H. Taner
Bir süre ile ilgili durum ve şartlar
Örnek:
Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu. H. Taner
Güneş ve yıldızların öğlene göre açısal uzaklığına karşılık bir ölçü.
Hayatın çocukluk, gençlik vb. dönemlerinden her biri, yaş
Örnek:
Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır. R. H. Karay
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir
Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun.
Bir şeyin uygun, elverişli zamanı
Bir katmanın oluştuğu süre.
"Dördüncüçağ", "gençlikçağı" örneklerinde olduğu gibi, yerine göre yerbilim evrelerine verilen ad.
İçine mektup veya başka kâğıtlar konulan kâğıttan kese
Örnek:
Bir sabah kahvaltımı yaparken bana gösterişli bir zarf getirdiler. A. Haşim
İçine fincan veya bardak oturtulan metal kap
Örnek:
Kenarları ezik bir çift altın kahve fincanı zarfını elinde evirir çevirirdi. R. Enis
Bir fiilin, bir sıfatın veya bir zarfın anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, soru kavramları bakımından etkileyen kelime, belirteç: Az yaşamıştı. Geç kalınca utandı gibi.
Bk. belirteç
Değiştirime uğramış bir dalganın en uç bölümlerini yani genliğin üst bölümlerini gösteren eğri.
Virüs tarafında kodlanan proteinlerle tomurcuklanma sırasında hücreden alınan lipoprotein tabakadan oluşan ve bazı virüs ailelerinde kapsit yapının üzerinde bulunan yapı ögesi.
Envelope.
Adverbial.
Adverb.
Calyx.
Case.
Jacket.
Metallic cuplike stand used for holding a finjan.
An ornamental metal cup-shaped holder for a hot coffee cup.
Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, mefhum, fehva, nosyon
Örnek:
Herkesin kendine özgü bir mutluluk kavramı vardır. H. Taner
Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım, mefhum, nosyon.
Karın zarı, periton.
Tutam, avuç dolusu.
Hlk. Sığır gövde etinde, kavram bölgesi kaslarından yapılan, dikdörtgen biçiminde, 1.0-1.5 kg ağırlığında pastırmalık et parçası veya bu parçadan yapılan pastırma.
Kaplamı ve içeriği bir im ya da sözle anlatılarak anlam kazandırılan soyut düşünce.
Bir şey üzerinde birçok ayrı algıları kapsayan genel düşünce.
Bir olay, bir nitelik ya da nicelik üzerinde oluşan zihinsel imge.
Notion.
Concept.
Conception.
Fancy.
Concept, notion.
Purport.
Purview.
Senses.
reklamlar
Bunları Kaçırmayın
BİS, bir sözün içinde geçtiği başka sözler bulmak için üretilmiş bir araçtır, özellikle birden çok sözden oluşan çeşitli terim ve deyimleri bulmaya yarar. (BİS Kelime Türetmece)
Belirli harflerini bildiğiniz kelimeleri bulabilirsiniz. (Bulmaca Yardımcısı)