yoldaşlık ne demek?
- Yoldaş olma durumu
Babamın tatlı yoldaşlığı sayesinde ben ne yorgunluğunu duymuş ne azabını çekmiştim.
Y. K. Karaosmanoğlu - Camaraderie.
yoldaş
- Yol arkadaşı.
- Arkadaş, dost
- Ortak bir görüşü benimseyenlerden her biri.
- Bir çiftyıldızın kütle bakımından küçük olan bileşeni.
- Arkadaş, dost; yol arkadaşı.
- Comrade.
- Consort.
- Fellow.
- Fellow traveller.
- Companion.
yoldaşlık etmek
- Bir yolcuya katılmak, birlikte gitmek.
yoldaş
- Yol arkadaşı.
- Arkadaş, dost
- Ortak bir görüşü benimseyenlerden her biri.
- Bir çiftyıldızın kütle bakımından küçük olan bileşeni.
- Arkadaş, dost; yol arkadaşı.
- Comrade.
- Consort.
- Fellow.
- Fellow traveller.
- Companion.