yerinde ne demek?

  1. İyi, yeterli

    Binbaşı, uzun boylu, ince yapılı, uzun kır bıyıklı, yaşlı ise de gücü yerinde, her işe eli yatan bir adam.

    M. Ş. Esendal
  2. Zamanı, yeri uygun düşerek, gerektiği biçimde.
  3. Durumunda

    Sıkılacak ne var, doktor onun babası yerinde.

    M. Ş. Esendal
  4. (en)Answerable.
  5. (en)Applicable.
  6. (en)Apposite.
  7. (en)Appropriate.
  8. (en)Apropos.
  9. (en)Becoming.
  10. (en)Befitting.
  11. (en)Calculated.
  12. (en)Condign.
  13. (en)Conformable.
  14. (en)Expedient.
  15. (en)Felicitous.
  16. (en)Fitted.
  17. (en)Grandiloquent.
  18. (en)Just.
  19. (en)Legitimate.
  20. (en)Opportune.
  21. (en)Pertinent.
  22. (en)In place.
  23. (en)Pointed.
  24. (en)Proper.
  25. (en)Pursuan.
  26. (en)Good.
  27. (en)Happy.
  28. (en)Presentable.
  29. (en)Seasonable.
  30. (en)Suitable.
  31. (en)Timely.
  32. (en)Well.
  33. (en)Congruous.
  34. (en)Congruent.
  35. (en)In its place.
  36. (en)Fit to be.
  37. (en)On site.

yerinde bırakılma

  1. Belli bir süre için bir göreve atanmış olan devlet büyüklerinden beğenilenlerin bir ferman ya da menşur ile yerlerinde bırakılmaları işlemi.

yerinde bulunmayan kimse

  1. (en)Defaulter.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

yerinde bırakılmayerinde bulunmayan kimseyerinde cevapyerinde duramamayerinde duramamakyerinde duramayacak halde olanyerinde duramayanyerinde duramayan kimseyerinde duramazyerinde filme almayerin derinliklerinde kayalaşmışyerin dibiyerin dibine batmakyerin dibine sokmayerin dibine sokmak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın