yapmak ne demek?

  1. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek

    Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır.

    Ç. Altan
  2. Olmasına yol açmak.

    İstanbul'daki fazla araç sayısı ve trafik, hava kirliliği yapıyor.

  3. Onarmak, tamir etmek.
  4. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek

    Ayrıca terbiye edeceğim, onu yaman bir polis köpeği yapacağım.

    R. H. Karay
  5. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek

    Şu işi yapıver, diye yalvarmıştı da enişte engel olmuştu.

    S. M. Alus
  6. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek

    Elimi ağzına götürerek sus işareti yaptım.

    R. H. Karay
  7. Yol almak

    Gidiş-dönüş 1800 km yol yaptım.

  8. Düzenli bir duruma getirmek.

    Belediye kaldırımları yaptı.

  9. Üretmek.

    Ayakkabı yapıyor.

  10. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak

    Koşu yapmak. Sarsıntı yapmak.

  11. Salgılamak, çıkarmak

    Tükürük bezleri tükürük yapar.

  12. Dışkı çıkarmak

    Çocuk, altına yapmış.

  13. Gerçekleştirmek

    lk ve ortaöğrenimini Anadolu'da yapmıştır.

    Yusuf Ziya Ortaç
  14. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek

    Ben adamı ne yaparım biliyor musun?

  15. Evlendirmek

    Bu kızı, sana yapacağız.

  16. Bir durum yaratmak

    Fırının harlı ateşi yanaklarını pembe pembe yapmıştı.

    Nezihe Araz
  17. Edinmek, sahip olmak

    Servet yapmak. Altın yapmak.

  18. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek

    Onu da Üsküdar'daki ambar memuru yapmak suretiyle daireden uzaklaştırdı.

    Haldun Taner
  19. Davranmak, hareket etmek

    İyi yapmıyorsunuz, çocuğu çok azarlıyorsunuz. Uyumuş gibi yapmak.

  20. Olmak

    Bu kış çok soğuk yaptı.

  21. (en)Accomplish.
  22. (en)Acquit oneself.
  23. (en)Architect.
  24. (en)Build.
  25. (en)Carve out.
  26. (en)Contrive.
  27. (en)Create.
  28. (en)Engineer.
  29. (en)Establish.
  30. (en)Execute.
  31. (en)Fashion.
  32. (en)Fulfil.
  33. (en)Fulfill.
  34. (en)Go over.
  35. (en)Go through.
  36. (en)Have.
  37. (en)Implement.
  38. (en)Land.
  39. (en)Make.
  40. (en)Perform.
  41. (en)Practice.
  42. (en)Practise.
  43. (en)Produce.
  44. (en)Profess.
  45. (en)Put thro.
  46. (en)Commit.
  47. (en)Construct.
  48. (en)Cost.
  49. (en)Deliver.
  50. (en)Discharge.
  51. (en)Draw.
  52. (en)Fabricate.
  53. (en)Fill.
  54. (en)Found.
  55. (en)Hold.
  56. (en)Manage.
  57. (en)Manufacture.
  58. (en)Perpetrate.
  59. (en)Redeem.
  60. (en)Transact.
  61. (en)To do.
  62. (en)To make.
  63. (en)To perform.
  64. (en)To fulfil.
  65. (en)To carry sth out.
  66. (en)To mend.
  67. (en)To repair.
  68. (en)To fix onarmak.
  69. (en)Tamir etmek.
  70. (en)To build.
  71. (en)To construct.
  72. (en)To erect.
  73. (en)To found inşa etmek.
  74. (en)To produce.
  75. (en)To manufacture.
  76. (en)To bring sth out üretmek.
  77. (en)To cause yol açmak.
  78. (en)To marry to evlendirmek.
  79. (en)To cost.
  80. (en)To do with.
  81. (en)To have.
  82. (en)To possess.
  83. (en)To cook.
  84. (en)To draw.
  85. (en)To deliver.
  86. (en)To fashion.
  87. (en)To create.
  88. (en)To prepare.
  89. (en)To buoy oneself with sth.
  90. (en)To do sth as one's regular work or occupation.
  91. (en)To carry out.
  92. (en)To affect.
  93. (en)To execute.
  94. (en)To fix sth.
  95. (en)To caus.
  96. (en)Father.
  97. (en)Put on.

yapmak istemek

  1. (en)Feel up to it.

yapmak istememek

  1. (en)Jib at doing.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

yapmak istemekyapmak istememekyapmak pek de kolay değilyapmak üzereyapmak üzere olmakyapmak yada bozmakyapmak zorunda kalmakyapmakla meşgul olmakyapmakla şeref duymakyapmaktan acizyapmayapma aydınlatmayapma beyapma bebekyapma bezem
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın