yakışıksız ne demek?
- Yakışık almayan, uygunsuz, çirkin, münasebetsiz (tavır, hâl vb.)
Bundan büyüğü pek yakışıksız olur.
T. Buğra - Improper.
- Unbecoming.
- Unseemly.
- Unsuitable.
- Rude.
- Ill assorted.
- In bad form.
- Incorrect.
- Infra dig.
- Uncalled for.
- Indecent.
yakışıksız kaçmak
- Uygun düşmemek, çirkin olmak, münasebetsiz görünmek
yakışıksızlık
- Yakışık almayan davranış veya durum, uygunsuzluk.
- Unsuitability.
- Impropriety.
- Rudeness.