vaziyet ne demek?

  1. Durum, tavır, hâl

    Vaziyetimi söyleyiniz, hemen gelir beni kurtarır.

    A. Gündüz

    Çocuklarının vaziyeti, istikbali seni alakadar ediyorsa biraz kendi âleminden çıkar, onlarla meşgul olursun, anladın mı?

    A. M. Dranas
  2. Konum.

    Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur.

    S. F. Abasıyanık
  3. El koyma.
  4. Doğum sırasında yavrunun belirli bir noktasıyla apertura pelvis kranyalisin belirli noktaları arasındaki ilişki, pozisyon.
  5. Bk. konum
  6. (en)Condition.
  7. (en)Position.
  8. (en)State.
  9. (en)Things.
  10. (en)Circumstance.
  11. (en)Situation.
  12. (en)Attitude.
  13. (en)Condition , state ; situation , circumstances , plight ; position.
  14. (en)Aspect.
  15. (en)Ball-game.
  16. (en)Demeanour.
  17. (en)Fixed position.
  18. (en)Footing.
  19. (en)Juncture.
  20. (en)Occasion.
  21. (en)Picture.
  22. (en)Pose.
  23. (en)Posture.
  24. (en)Set up.
  25. (en)Status.
  26. (en)Trim.

konum

  1. Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon.
  2. Yeryüzünde bir noktanın, enlem ve boylamların yardımıyla bulunan yeri, konuş.
  3. Durum, yer, vaziyet, pozisyon.
  4. Bir şehrin uzak ve yakın çevresiyle her türlü ilişkisini sağlayan ve şehrin gelişmesini etkileyen coğrafi şartlarının bütünü.
  5. Bir nesnenin seçilen bir başvuru noktasına, eksenine ya da eksenlerine göre yeri.
  6. Bk. yerleştirme
  7. Bk. bölge
  8. (en)Position.
  9. (en)Location.
  10. (en)Site.

vaziyet alış

  1. (en)Attitude

vaziyet almak

  1. Belli bir durum ya da davranış biçimini benimsemek, tavır almak, tavır takınmak.
  2. Karşı çıkmak

Türetilmiş Kelimeler (bis)

vaziyet alışvaziyet almakvaziyet baladıvaziyet etmekvaziyet kontrolüvaziyet planıvaziyet takınmakvaziyet tespit edici tetkikvaziyeti kurtaran bahanevaziyeti kurtarmakvazifevazife aşkıvazife etmekvazife görmekvazife kurbanı
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın