uygun zamanı beklemek ne demek?

  1. (en)Bide one's time.

bide

  1. Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı.
  2. Bedenin belden aşağı kısımlarını yıkamakta kullanılan bir araç.
  3. Bk. bide
  4. (en)Bidet.
  5. (en)To dwell; to inhabit; to abide; to stay.
  6. (en)To remain; to continue or be permanent in a place or state; to continue to be.
  7. (en)To encounter; to remain firm under ; to endure; to suffer; to undergo.
  8. (en)To wait for; as, I bide my time.
  9. (en)Dwell; 'You can stay with me while you are in town'; 'stay a bit longer--the day is still young'.
  10. (en)See Abide.

uygun

  1. Yakışır, yaraşır, uz, mutabık, mütenasip
  2. Orantılı, oranlı
  3. Avantajlı
  4. Elverişli, yarar, müsait, muvafık.
  5. Yararlı.
  6. Ucuz, ekonomik
  7. (en)Suitable.
  8. (en)Agreeable.
  9. (en)Conformable.
  10. (en)Appropriate.

uygun adım

  1. Adım atışta birliği gerektiren grup yürüyüş türü.
  2. Adımda beraberliği gerektiren grupça yürüyüş türü.
  3. (en)Step.

zamanı

  1. (en)Breathing space.

beklemek

  1. Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak
  2. Süre tanımak, acele etmemek
  3. Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak, muhafaza etmek.
  4. Ummak
  5. Karşılaşma ihtimali bulunmak
  6. Aramak, istemek
  7. Oyalanmak.
  8. (en)Mark time.
  9. (en)Wait.
  10. (en)Wait for.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

uygunuygun adımuygun adım yürümekuygun adım yürüyen kimseuygun adım yürüyüşuygun adımla yürüyüşuygun biçimdeuygun bir biçimdeuygun bir dille söylemekuygun bir duruma getirilmişuyguuygulauygula liste madde ışaretiuygulamauygulama açıklamasızamanızamanı avlamakzamanı belirsizzamanı bildirmekzamanı dolmakzamanı gelincezamanı gelmedenzamanı gelmişzamanı gelmişkenzamanı halzamanzaman adamızaman akorduzaman alanzaman algısı
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın