uluhiyeti mutlaka ne demek?

  1. Kayıt altında olmayan, mutlak uluhiyet. Ancak bir tek İlahın mabud oluşu.(Evet, nev'-i beşerin her taifesi birer nevi ibadetle fıtri gibi meşgul olması ve sair zihayatın belki cemadatın dahi fıtri hizmetleri birer nevi ibadet hükmünde bulunması ve kainatta maddi ve manevi bütün nimetlerin ve ihsanların herbiri bir Ma'budiyet tarafından hamd ve ibadeti yaptıran perestişe ve şükre birer vesile olmaları ve vahiy ve ilhamlar gibi bütün tereşşuhat-ı gaybiye ve tezahürat-ı maneviyenin, bir tek İlahın ma'budiyetini ilan etmeleri; elbette ve bedahetle bir uluhiyyet-i mutlakanın tahakkukunu ve hüküm-ferma olduğunu isbat ederler. Ş.) (Osmanlıca'da yazılışı: uluhiyet-i mutlaka)

uluhiyeti sariye ve hayatı s

  1. Vahdet-Ül vücud ehlince kullanılan tasavvufi tabirler olup; İlahi sıfatların ve hayatiyetin eşyaya sirayet etmesi, yani tecelli etmesi manasında olan bu tabirlerden, ehil olmayanlar; Allah'ın tecessümünü veya eşyaya hulul'ünü veya eşya ile ittihad ve ittisal'ini zu'metmek gibi batıl vehimlere düştüler. Bu mes'eleye dair Mesnevi-i Nuriye'den nakledeceğimiz veciz bir paragraftan bu tabirler daha iyi anlaşılabilir: "Evet, delil içinde neticeyi görmek, alemde sanii müşahede etmek, tarik-ı istigrakkarane cihetiyle cedavil-i ekvanda cereyan-ı tecelliyat-ı İlahiyeyi; ve melekutiyet-i eşyada sereyan-ı füyuzatı; ve meraya-yı mevcudatta tecelli-i esma ve sıfatı yalnız zevken anlaşılır birer hakikat iken dik-i elfaz sebebiyle, uluhiyet-i sariye ve hayat-ı sariye tabir ettiler. Ehl-i fikir, o hakaik-ı zevkiyeyi nazarın mekayisine sıkıştırdığından, çok evham-ı batılaya menşe' oldu." (Osmanlıca'da yazılışı: uluhiyet-i sâriye ve hayat-ı s)

uluhiyeti sariye ve hayatı sariye

  1. Vahdet-Ül vücud ehlince kullanılan tasavvufi tabirler olup; İlahi sıfatların ve hayatiyetin eşyaya sirayet etmesi, yani tecelli etmesi manasında olan bu tabirlerden, ehil olmayanlar; Allah'ın tecessümünü veya eşyaya hulul'ünü veya eşya ile ittihad ve ittisal'ini zu'metmek gibi batıl vehimlere düştüler.Bu mes'eleye dair Mesnevi-i Nuriye'den nakledeceğimiz veciz bir paragraftan bu tabirler daha iyi anlaşılabilir:"Evet, delil içinde neticeyi görmek, alemde sanii müşahede etmek, tarik-ı istigrakkarane cihetiyle cedavil-i ekvanda cereyan-ı tecelliyat-ı İlahiyeyi; ve melekutiyet-i eşyada sereyan-ı füyuzatı; ve meraya-yı mevcudatta tecelli-i esma ve sıfatı yalnız zevken anlaşılır birer hakikat iken dik-i elfaz sebebiyle, uluhiyet-i sariye ve hayat-ı sariye tabir ettiler.Ehl-i fikir, o hakaik-ı zevkiyeyi nazarın mekayisine sıkıştırdığından, çok evham-ı batılaya menşe' oldu." (Osmanlıca'da yazılışı: uluhiyet-i sâriye ve hayat-ı sâriye)

mutlaka

  1. Kesinlikle
  2. Ne olursa olsun, her halde, illa.
  3. (en)Bound to.
  4. (en)Necessarily.
  5. (en)Regardless.
  6. (en)Surely.
  7. (en)Absolutely.
  8. (en)Without fail.
  9. (en)By all means.
  10. (en)That's for certain.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

uluhiyeti sariye ve hayatı suluhiyeti sariye ve hayatı sariyeuluhiyetuluhanuluulu ağacın gürültüsü dal ile, mutlu evin yakışığı döl ileulu ortaulu sözü dinlemeyen, uluyakalıruluadmutlakamutlaka görürsünmutlakmutlak adresmutlak alkolmutlak amperemutlak artı değermutmutamuta nikahımutaassıbmutaassıbane
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın