tensip etmek ne demek?
- Uygun bulmak, uygun görmek, münasip görmek
Benim tensip edeceğim yerde, bir yüzümü görsün, kâfiymiş.
S. M. Alus - To deem sth proper or advisable.
- To find sth convenient or preferable.
tensip
- Uygun görme, yaraştırma.
tensib
- Uygun görmek. Münasib kılmak.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.