takatu ne demek?
- Kesilmek. Kesişmek.
takatuka
- Gürültü patırtı.
- Basımevlerinde dizilmiş harfleri iyice yerleştirmek için üzerlerine vurmaya yarar takoz.
- Odanın ortasına yerleştirilen, uzun tütün çubuklarının külünün döküldüğü çanak.
- Noise.
- Tumult.
- Commotion.
takat
- Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç, hal, derman.
- Osmanlıca'da yazılışı: tâkat.
- Güç, kuvvet
- İktidar.
- Strength.
- Energy güç.
- Derman.
- Power.
- Capacity.
- Potency.