sükunete davet etmek ne demek?

  1. (en)Call for restraint.

call

  1. Aramak
  2. Telefon etmek, telefonda konuşmak
  3. Bağırmak, seslenmek, çağırmak
  4. Isimlendirmek, hitap etmek
  5. Söylemek, farzetmek
  6. Ziyaret etmek, uyandırmak
  7. Çağrıda bulunmak, haber vermek (kongre, toplantı)
  8. Bağırma, çağırma, bağırış, haykırma
  9. Ötüş ötme (kuş)
  10. Boru (avcılıkta)

sükunet

  1. Durgunluk, dinginlik, hareketsizlik, sessizlik
  2. Huzur, rahat
  3. Dinme, yatışma.
  4. Vakarlılık, ciddiyet. (Osmanlıca'da yazılışı: sükûnet)
  5. (en)Peace, quiet, repose, tranquility, tranquillity, hush, languor, lull, placidity, quiescence, quietness, quietude, serenity, still.

sükunetgah

  1. Dinlenme yeri. (Osmanlıca'da yazılışı: sükûnetgâh)

davet

  1. Çağrı, çağırma.
  2. Yemekli toplantı
  3. Bk. çağrı
  4. Çağırı. îcâba ~ önermeye çağırı.
  5. Çağırma. Ziyafet. Dua. (Osmanlıca'da yazılışı: da'vet)
  6. Bk. anımsama
  7. (en)Invitation.
  8. (en)Party.
  9. (en)Call.
  10. (en)Entertainment.

etmek

  1. Bir işi yapmak
  2. Bir durumu ortaya çıkarmak.
  3. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
  4. Bulmak, erişmek
  5. Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
  6. Herhangi bir değerde olmak
  7. Vermek.
  8. Eşit değer kazanmak.
  9. (en)Step.
  10. (en)Say.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

sükunetsükunetgahsükunetlisükunetperversükunetyabsükunsükun bulmazsükubsükuksükuldavetdavet edici bakışdavet edilmemişdavet etmekdavet hakkıdavet seslemesidavetçidavetçilikdavete icabet etmekdavete icabet etmemedavedavenportDavenport boyasıdavenport diagramıdaver
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın