rızkını çıkarmak ne demek?

  1. Günlük yiyecek parasını kazanmak.
  2. (en)To earn one's daily bread.

rızk

  1. Yiyecek, içecek şey, azık.
  2. Yiyip içecek şey. Maddi manevi ihtiyaca lazım nimet. Allah'ın herkese lütuf ve kısmet ettiği ve bekaya sebeb olan nimet.(Rızk-ı helal, iktidar ile alınmadığına, belki iftikara binaen verildiğine delil-i kat'i; iktidarsız yavruların hüsn-ü maişeti ve muktedir canavarların dik-ı maişeti; hem, zekavetsiz balıkların semizliği ve zekavetli, hileli tilki ve maymunun derd-i maişetle vücutça zaifliğidir. Demek rızık, iktidar ve ihtiyar ile makusen mütenasiptir. Ne derece iktidar ve ihtiyarına güvense, o derece derd-i maişete mübtela olur. S.)(Rızk ise; hayattan sonra ni'metlerin en büyük bir hazinesi ve şükür ve hamdin en zengin bir menbaı ve ubudiyet ve dua ve ricaların en cem'iyetli bir madeni olmasından, suret-i zahirede müphem ve tesadüfe bağlı gibi gösterilmiş. Ta her vakit Rezzak-ı Kerim'in dergahına iltica ve rica ve yalvarmak ve hamd ve şükür şefaatiyle rızk istemek kapısı kapanmasın. Yoksa muayyen olsa idi, mahiyeti bütün bütün değişecekti. Şakirane, minnetdarane ricalar, dualar, belki mütezellilane ubudiyet kapıları kapanırdı. Ş.)( $ sarahatiyle; ummadığı tarzda yaşayacak kadar rızkını bulacak. Çünki şu ayet taahhüd ediyor. Evet, rızk ikidir:Biri hakiki rızktır ki, onunla yaşıyacak. Bu ayetin hükmü ile o rızk, taahhüd-ü Rabbani altındadır. Beşerin su-i ihtiyarı karışmazsa, o zaruri rızkı her halde bulabilir. Ne dinini, ne namusunu, ne izzetini feda etmeğe mecbur olmaz.İkincisi: Rızk-ı mecazidir ki, su-i istimalat ile hacat-ı gayr-ı zaruriye hacat-ı zaruriye hükmüne geçip, görenek belasiyle tiryaki olup, terkedemiyor. İşte bu rızk, taahhüd-ü Rabbani altında olmadığı için, bu rızkı tahsil etmek, hususan bu zamanda çok pahalıdır. R.N.)
  3. (en)Bread.
  4. (en)One's daily food.
  5. (en)Sustenance.
  6. (en)The necessities of file.
  7. (en)One's daily bread.
  8. (en)Food.
  9. (en)Daily bread.
  10. (en)Livelihood.

rızkullah

  1. Allah'ın rızkı, Allah'ın verdiği nimet.
  2. Nimetler veren Allah'ın kulu.

çıkarmak

  1. Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
  2. Sonunu getirmek.
  3. Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek.
  4. Bulmak, ortaya koymak.
  5. Hatırlamak
  6. Döküntülü hastalığa tutulmak.
  7. Çok hoşlanmak
  8. Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek.
  9. (en)Belch.
  10. (en)Dislocate.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

rızkrızkullahrızarıza göstermekrızacurızadaderızaençıkarmakçıkarmaçıkarma birliğiçıkarma eğiliminde olançıkarma gemisiçıkarma harekatıçıkarçıkar budakçıkar çevreleriçıkar grubuçıkar hesabıçıkacakçıkacak olançıkaççıkagelmeçıkagelmek
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın