pekiştirme eki ne demek?

  1. Ad veya ad soyundan bir kelimeye gelerek anlamını güçlendiren ek veya ekleşmiş edat. Eski Türkçede birkaç türü bulunan bu ek, günümüzün yazı dillerinde ve lehçelerde daha çok kalıntılar hâlinde sürmektedir. Bu eklerin başlıcaları +Ok ve +k, +ÇA, +ÇAk, +kInyA > +kIyA, yme > +mA, +m'dir. ET. timinök (<timin+ök: hemencecik), neçük (<neçe+ök: nasıl?), barça (<bar-ır+ça: bütün, hepsi), amtıçak (<amtı+ça+ok: hemen, şimdi), birkie (<bir+kınXya: biricik), azkına (<az+kınXya: azıcık), TT. biricik (<bir+i+cik), demincecik (<demin+ce+cik: hemen biraz önce), hemencecik (<hemen+ce+cik) vb.
  2. (en)Reinforcement intensive.
  3. (fr)Renforcement, intensif, particule d’intensite

pekiştirme edatı

  1. Dahi, dA ki, bile gibi kelimelerin, kelime gruplarının, cümlelerin sonlarına gelerek onları önceki veya sonraki kelimelere, kelime gruplarına ve cümlelere bağlayan; bu bağlama görevleri yanında sonuna geldiği dil birliklerine dikkat çekme, güçlendirme, belirtme işlevi de katan edatlar: || Üçüncü bir nokta da İstanbul fethinin Malazgirt'ten başlayan bir hamleyi tamamladığı hakikatidir (A. H. Tanpınar, Yaşadığım Gibi, s. 49). Rüyalarının esrarı, dünyasını o kadar aşmıştı ki, kendisini şimdi bütün hayata yabancı buluyordu (A. H. Tanpınar, Yaz Yağmuru: Rüyalar, s. 131). Bununla beraber muayyen hudutlar içine sıkışmış olsa bile, şu on sene içinde Türk hikâyeciliği çok ilerledi (A. H. Tanpınar, Yaşadığım Gibi: Edebiyatımızda Duraklama mı var? s. 321). Kâinat dışında ebedî bir düşünce, gerçek ve sonsuz zamanın kendisi olan bir düşünce tasavvur edin ki bizi seyretsin (A. H. Tanpınar, Yaşadığım Gibi, s. 14). Ah, bin gözüm, bin kulağım olsaydı da bin şaheserin lezzetini birden tatsaydım (Erenlerin Bağından s. 17). Kaabil mi ki onsuz milletleri kalpten tutuşturan kıvılcımlar çıksın; kaabil mi ki onsuz saadet ve zafer müyesser olsun (Y. K. Karaosmanoğlu, Erenlerin Bağından, s. 17) vb.

pekiştirme basamakları

  1. Bir dizi eylemin, ödüle yaklaştıkça güç kazandığı aşamalar.

ek

  1. Eklenmiş, katılmış
  2. Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça.
  3. Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave.
  4. Sonradan katılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri.
  5. İki borunun birbirine birleştirildiği yer.
  6. Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan şekil verici ses veya sesler, lahika.
  7. Sözcük türetmek veya sözcüğün görevini belirtmek için kullanılan biçim verici ses ya da sesler: Evci (ev-ci) , evcil (ev-cil) , evli (ev-li) , ev-lenmek (ev-le-n-mek) eve (ev-e) , evden fev-den) , evde (ev-de) , evim (ev-im) vb.
  8. Elektronik postanın sonuna eklenerek yollanan dosya/dosyalar.
  9. Bk. ek yeri
  10. Bir yapıttaki bilgiyi tamamlamak, dahaeksiksiz olmasını sağlamak amacıyle sonradan çıkarılan kitap.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

pekiştirme edatıpekiştirme basamaklarıpekiştirme çizelgesipekiştirme dozupekiştirme hecesipekiştirmepekiştirme kemeripekiştirme mektubupekiştirme sıfatıpekiştirme ünlüsüpekiştirpekiştiricipekiştirici sözcükpekiştirilmiş kelimepekiştirilmiş özneeki varekicekekiciekicilikekiçekidekidenekidneekidninekidnizmekek açıklamaek açıklama ımiek açıklama metniek açıklama penceresi
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın