parıltı ne demek?

  1. Parıldama, göze çarpan parlaklık

    Bütün gözler onun gittikçe artan parıltısıyla kamaşmış gibiydi.

    Y. K. Karaosmanoğlu
  2. Bir optik dizgede, görüntü yüzeyine düşen gereksiz ışık.
  3. Bir yüzeyin az ya da çok ışık yayımlar görünmesine bağlı görsel duyulanma vergisi. Not: Bu vergi ışıkölçümser bir büyüklük olan ışıklılığın yaklaşık ruhduyumsal (psikosansoryel) karşılığıdır.
  4. (en)Luminosity (subjective brightness).
  5. (en)Glitter.
  6. (en)Gleam.
  7. (en)Blink.
  8. (en)Lustre.
  9. (en)Glow.
  10. (en)Glance.
  11. (en)Glare.
  12. (en)Glint.
  13. (en)Glisten.
  14. (en)Luster.
  15. (en)Shimmer.
  16. (en)Fire.
  17. (en)Flash.
  18. (en)Shine.
  19. (en)Sparkle.
  20. (en)Twinkle.
  21. (en)Flare.
  22. (en)Glimmer.
  23. (en)Lustre luster.
  24. (en)Refulgence.
  25. (en)Sheen.
  26. (en)Flare, flaring, lens flare.
  27. (al)Helligkeit
  28. (al)Überstrahlung, Reflex
  29. (fr)Lumière parasite, reflet
  30. (fr)Brillance (subjective), luminosité

parıltı boşaltmayla nitrürleme

  1. Nitrürlenecek parçaların eksiuç (katot) ve fırının da artıuç (anot) yapılarak, azot ve hidrojen gazları ortamında elektrikli olarak uygulanan nitrürleme işlemi.

parıltılı

  1. Parlaklığı olan, parıldayan, ışıltılı, yalabık.
  2. (en)Gleaming.
  3. (en)Glittering.
  4. (en)Sparkling.
  5. (en)Flashing.
  6. (en)Flittering.
  7. (en)Twinkling.
  8. (en)Shining.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

parıltı boşaltmayla nitrürlemeparıltılıparıltılı yıldızparıltısızparıl parılparıldamaparıldamakparıldamamakparıldatma
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın