ortalık ne demek?

  1. Bulunulan yer, çevre

    Ortalık karanlık, bizi kimse görmez, merak etme.

    P. Safa
  2. İçinde bulunulan, yaşanılan ev, oda vb. yer

    Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmeden başka çare kalmadı.

    H. E. Adıvar
  3. Yeryüzünün görünen bölümü, çevre, etraf

    Ortalıkta güneş olmadığı, hava yine bulutlu olduğu hâlde, tatlı bir aydınlık vardı.

    S. F. Abasıyanık
  4. Soyut anlamda, yaşanan ortam

    Bu neşe ortalığa sirayet etti.

    P. Safa
  5. (en)One's immediate surroundings.
  6. (en)The world around.
  7. (en)Surroundings.
  8. (en)The area around one.

ortalık ağarmak

  1. Sabah olmaya başlamak.
  2. Sabah olmaya başlamak: “Bu akşamki gerçek, ortalık ağarmadan tersine döner.” -F. R. Atay.
  3. (en)To break.

ortalık düzelmek

  1. Karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak.
  2. Toplum içindeki karışıklık yok olmak, tedirginlik kalmamak, maddi durum düzelmek: “Ben de ödünç para bulsam hiç düşünmeden alırım. Ortalık elbet düzelir, öderim.” -M. Ş. Esendal.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

ortalık ağarmakortalık düzelmekortalık kararmakortalık karışmakortalık sütliman olmakortalık yatışmakortalıkçıortalıkı birbirine katmakortalıktaortalıkta bırakmakortalıortalığı birbirine katmakortalığı götürmekortalığı gürültüye boğmakortalığı gürültüye vermek
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın