odak ayarı bozuk ne demek?

  1. (en)Out of focus.

out

  1. Dışarı çıkarmak, çıkarmak, dışarı atmak, kovmak, nakavt etmek
  2. Ünlem,, dışarı dışarıda
  3. Dışarıya
  4. Dışında
  5. Arasından
  6. Meydana, ortaya
  7. Sız (kalmış)
  8. Bütün bütün, tamamen: sonuna kadar
  9. Yüksek sesle
  10. Edat dışarıya, dışarıda

odak ayarı

  1. (en)Focus control.

odak

  1. Bir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer, mihrak.
  2. Herhangi bir düşüncede, nitelikte olan kimselerin kaynağı veya bir şeyin toplandığı, yoğunlaştığı yer, mihrak.
  3. Yakınsayan ışınların kesişme noktası (gerçekodak), ya da ıraksayan ışınların kaynaklanır göründüğü nokta (sanalodak).
  4. Yakınsayan ışınların kesişme noktası (gerçekodak), ya da ıraksayan ışınların kaynaklanır göründüğü nokta (sanalodak).
  5. Bir merceğin ya da yuvarsal aynanın asal ekseni üzerinde, çok uzakta bulunan bir kaynaktan bu eksene koşut olarak gelen ışınların, mercekten geçtikten ya da aynada yansıdıktan sonra, bu asal eksen üzerinde kırıldıkları ya da yansıdıkları nokta.
  6. Merceklerde ve aynalarda, kırılan veya yansıyan ışınların toplandığı nokta.
  7. Tek tabaka hücre kültürlerinde veya embriyolu yumurtanın koryoallantoik zarında bir virüs tarafından oluşturulan hücre yığını veya salkımı, fokus.
  8. (en)Focal.
  9. (en)Pivotal.
  10. (en)Focus.

ayar

  1. Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu.
  2. Saatler için belli bir yere göre kabul edilmiş olan ölçü.
  3. Altın, gümüş vb. madenlerden yapılmış şeylerin saflık derecesi.
  4. Bir iş veya bir davranışta gereken ölçü.
  5. Değer, derece
  6. Çalgıların akort, seslem, tel yüksekliği gibi ayarlama gerektiren her bir bölümü ve bunları ayarlama işlemi.
  7. Bk. odaklama
  8. Almaçlarda seçik, doğru ve düzgün bir görüntü ve pürüzsüz ses elde etmek amacıyla yapılan düzenlemeler. (Başlıcaayarlar oluk seçme, sertlikayarı, parlaklıkayarı, yükseklikayarı, genişlikayarı, düşey doğrusallıkayarı, görüntülükayarıdır).
  9. Bk. karat (II)
  10. Altın ve gümüşten yapılmış şeylerin saflık ve hafiflik derecesi.

bozuk

  1. Bozulmuş olan
  2. Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ)
  3. Madenî para
  4. Kötümser, gergin, huzursuz, karışık
  5. Kızgın, sıkıntılı
  6. Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz.
  7. (en)Down.
  8. (en)Broken.
  9. (en)Broken down.
  10. (en)Out-of-action.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

odak ayarıodakodak benegiodak beneğiodak bölünmesiodak değiştirmekodak derinliğiodak dışıodak düzlemiodak grup görüşmesiodaoda arkadaşıoda arkadaşı olmakoda aydınlığıoda dekoruayarı bozukayarı bozuk akçeayarı değiştirayarını belirlemekayarını düzeltmekayarını hesaplamakayarayar anahtarıayar başlığıayar belirlemeayar bilgisiayaaya aitaya inisaya kemeriaya sofya
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın