melal ne demek?

Kökeni: Arapça

  1. Can sıkıntısı, usanç

    Melalimizi avutmak için bin türlü eğlence, bin türlü zevk icat ettik.

    Y. K. Karaosmanoğlu
  2. Üzüntü, hüzün, dert

    Her zaman, doğduğu, çocukluğunu geçirdiği memleketin rüzgârlarıyla bir melal duyardı.

    S. F. Abasıyanık
  3. Can sıkıntısı. Usanç. Gamlılık. Zaaf ve fütur.
  4. (en)Tedium, ennui, boredom; fed-upness.

can

  1. Yakın dost, çok sevilen arkadaş.
  2. Yardımcı (could) -ebil-, yapmak imkanı olmak. (Can fiilinin gelecek zamanı yoktur, yerine will be able to kullanılır.)
  3. İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık.
  4. Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi.
  5. Çok içten, sevimli, sevilen, şirin.
  6. İnsanın kendi varlığı, özü.
  7. Yaşama, hayat.
  8. Güç, dirilik.
  9. Kişi, birey.
  10. Gönül.

melal duymak

  1. Üzüntülü olmak, dertlenmek

melalaver

  1. Usanç verici, usandıran, sıkan. (Osmanlıca'da yazılışı: melal-aver)

Türetilmiş Kelimeler (bis)

melal duymakmelalavermelaletmelaleucamelaljimelamelabmelabemelabegahmelabei sıbyanmelmel mel mel mel bakmakmel gibsonmel mel
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın