maruziyet ne demek?
- Maruz kalma
- Karşılaşma
- Bk. bakı
- Exposure
- Exposition
maruz
- Bir olayın, bir durumun etkisinde veya karşısında bulunan
- Arz edilen, sunulan, verilen.
- Bir şeyin etkisine uğramak veya uğratmak. (Osmanlıca'da yazılışı: ma'ruz)
- Submitted.
- Exposed.
- Subject.
- Liable.
- Exposed to.
- Open to.
- Subjected to.
bakı
- Özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye veya kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doğal şartlarını tespit eden durumu.
- Denetleme.
- Fal.
- Her yörede, özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye ya da kuzeye karşı konumunu belirleyen ve bu nedenle doğal koşullarını saptayan durumu.
- Ağlayan. (Osmanlıca'da yazılışı: bâkî)
- (C.: Buk'an) Medine şehrinde bir makbere yeri. (Osmanlıca'da yazılışı: bakî')
- Aspect.
- Fortune fal.
- Inspection teftiş.
- Exposition "topographique"
maruz
- Bir olayın, bir durumun etkisinde veya karşısında bulunan
- Arz edilen, sunulan, verilen.
- Bir şeyin etkisine uğramak veya uğratmak. (Osmanlıca'da yazılışı: ma'ruz)
- Submitted.
- Exposed.
- Subject.
- Liable.
- Exposed to.
- Open to.
- Subjected to.
maruz bırakmak
- Bir olay ya da durum karşısında ya da etkisinde bırakmak.
- Expose, subject, subjugate.