münasebetli münasebetsiz ne demek?
- Yakışık alsın almasın, yerli yersiz.
- Zarf.
münasebetli
- İlişiği olan, ilişkili.
- Uygun, yakışık alan.
- Opportune.
- Appropriate.
- Securely.
münasebet
- İlişik, ilişki, ilinti
- İki şey arasındaki uygunluk
- Sebep, vesile, gerekçe, neden.
- Bk. bağlılık derecesi
- Bk. bağıntı
- Bk. bağlılık
- İki şey arasındaki tenasüb, uygunluk, yakınlık, bağlılık, mensubiyet, yakışmak, vesile, alaka.
- Occasion.
- Relation.
- Connection.
münasebetsiz
- Uygun olmayan, yakışıksız, çirkin.
- Ters, aksi
- Yakışıksız iş gören, sıra, saygı gözetmeyen (kimse)
- Inopportune.
- Tactless.
- Thoughtless.
- Impertinent.
- Impossible.
- Improper.
- Inapposite.