Yapılması zor, çetin, kolay karşıtı
Örnek:
Değiştirmedim ben düşüncemi. Güçtür şiir söylemek, nesir yazmaktan çok güçtür. N. Ataç
Zorlukla
Örnek:
Kendini yatağa güç atmış ve sızıp kalmıştı. Y. K. Karaosmanoğlu
Fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet.
Bir olaya yol açan her türlü hareket, kuvvet, takat.
Sınırsız, mutlak nitelik.
Büyük etkinliği ve önemi olan nitelik.
Bir cihazın, bir mekanizmanın iş yapabilme niteliği.
Siyasi, ekonomik, askerî vb. bakımlardan etki ve önemi büyük olan devlet.
Bir ulus, bir ordu vb.nin ekonomik, endüstriyel ve askerî potansiyeli.
Bir toprağın verimlilik yeteneği.
İş yapma hızı; birim zamanda yapılan iş.
Görsel bir aygıtın ayrıntıları seçme yeteneği.
1-Fiziksel, düşüncel ve ahlaksal bir etki yapabilme ya da bir etkiye direnebilme yeteneği, a. Ağır bir cismi kımıldatabilme yeteneği: kas gücü. b. Etki vegüçlülük ilkesi: karakter gücü, direnme gücü, düşünce gücü, bir kanıtın gücü (idée force = kımıldatıcı, yöneticigüç). 2- Fizik-ötesi kavramı olarak: a. İtme ve çarpmada dıştan mekanik etki yapan şey; b. Bireylerde türlü biçimlerde ortaya çıkan itici, etki yapıcı ve biçimlendirici olan şey. (Leibniz'de temel etkinlik ilkesi; Herder ve Nietzsche'de de temel kavram.) 3- Bir şeyin yapılmasını tüzeyle, anlaşmayla değil de, baskı yoluyle sağlayan etkinlik. (Ör. Güce dayalı devlet.)
Birim zamana düşen iş birimleriyle ölçülen iş yapma oranı
Vatla ölçülen iş yapma oranı; elektrik gücü (1 vatlık birgüç, saniyede 1 jul iş yapar).
Birim zamanda yapılan işin niceliği ile ölçülen iş yapabilme yeteneği.
Bir iş veya enerjinin transfer edilme hızı, birimi J.s-1 (wat).
Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık
Örnek:
Onun için hiçbir zorum, sıkıntım yokmuş gibi, ara sıra denize taşlarımı atmakta devam ederek hızlı hızlı yürüdüm. R. N. Güntekin
Yüküm, mecburiyet
Örnek:
Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu. N. Cumalı
Baskı
Örnek:
Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi. M. Ş. Esendal
Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı
Örnek:
Sabır güzel, faydalı; fakat zor şeydir. B. Felek
Güçlükle, zorla
Örnek:
El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kütlesini zor zapt ediyorlardı. H. Taner
"Yapamazsın" anlamında kullanılan bir söz.
Complicated.
Compulsion.
Thorny.
Ticklish.
Tough.
Obligation.
Necessity.
Trouble.
Difficulty.
Worry.
Problem.
Austere.
Arduous.
Baffling.
Crucial.
Cruel.
Difficult.
Exacting.
Formidable.
Hairy.
Hard.
İnconvenient.
Knotty.
Mean.
Rough.
Sticky.
Stiff.
Tight.
Trickish.
Uneasy.
Constraint.
Force.
Main.
Might.
Strain.
Trick.
Troublesome.
Dodgy.
Heavy.
İmpetus.
İnvolute.
Parlous.
Stress.
Stronghand.
Tight / adj adv / sıkı , gergin ; su geçirmeye.
reklamlar
Bunları Kaçırmayın
BİS, bir sözün içinde geçtiği başka sözler bulmak için üretilmiş bir araçtır, özellikle birden çok sözden oluşan çeşitli terim ve deyimleri bulmaya yarar. (BİS Kelime Türetmece)
Belirli harflerini bildiğiniz kelimeleri bulabilirsiniz. (Bulmaca Yardımcısı)