lookout mean ne demek?
- Gözcü
gözcü
- Gözlemleme veya gözetleme işini yapan kimse.
- Gözetmen.
- Göz bilimci.
- Watchman.
- Observer.
- Look-out.
- Lookout.
- Spotter.
- Picket.
- Usher.
lookout
- Kollama
- Manzara, beklenti
- Ümit, sorun
- Gözetleme yeri
- Gözetleme
- Gözleme
- Bekleme.
- Gözcü, gözcülük yapma
look
- Dikkatle bakmak, görmek
- Göstermek
- Bakmak, nazar etmek
- Düşünmek, mütalaa etmek
- Gözetmek
- Yönelmiş olmak
- Görünmek, gözükmek, benzemek
- Bakış, nazar, bakma
- Görünüş, ifade
- Yüz ifadesi
mean
- For (sözü) (birine) yöneltmek
- Mekan, menzil. (Osmanlıca'da yazılışı: meân)
- Anlamına gelmek.
- Ifade etmek, mana vermek, kastetmek, demek istemek
- Niyet etmek, kurmak, düşünmek
- Kastetmek.
- Demek
- Orta, vasat
- Vasati, ortalama
- Iki şeyin ortası, vasat, orta