kanıt ne demek?

  1. Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz

    Kanıtı gazetenin ikinci sayfasındaki damızlık haberiydi.

    Ç. Altan
  2. Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil.
  3. Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.
  4. Bir davada, sav, savunma, ileri sürmenin doğruluğuna yargıcı, yargılığı inandırmak, kanı vermek için yargılama türesinin kullanılmasını, toplanılmasını uygun gördüğü yazılı belgelerin, sözlü işlemlerin tümü.
  5. Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
  6. Ümidi tamamen sönmüş. Ye'se düşmüş, ümitsiz, kederli, hüzünlü.
  7. (en)Evidence, proof.
  8. (en)Proof.
  9. (en)Evidence.
  10. (en)Argument.
  11. (en)Convincing proof.
  12. (en)Supporting document.
  13. (en)Averment.
  14. (en)Case.
  15. (en)Confirmation.
  16. (en)Demonstration.
  17. (en)Pledge.
  18. (en)Witness.
  19. (fr)Moyen de preuve

kanıt ileri sürme

  1. Kimi nedenler dolayısıyle önceden gösterilemeyen kanıtların yargılamanın yenilenmesi için yeniden ileri sürülmesi.

kanıt isteyen

  1. (en)From Missouri.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

kanıt ileri sürmekanıt isteyenkanıt niteliğinde sözkanıt olarak göstermekkanıt olmakanıt olmakkanıt oluşturankanıt türündenkanıta dayanankanıtı olmakkanıkanı ayaklıkanı bozukkanı çokkanı donmak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın