kabiliyet ne demek?

1. Yetenek

   Köy kadınlarının taklitlerini bir maymun kabiliyetiyle yapıyor.

   H. E. Adıvar

   Bence şairin asıl sanatı ruh anlarını ifade etmek hususundaki kabiliyetidir.

   A. H. Çelebi

2. Dıştan gelen te'sirleri alabilme gücü.
3. Bk. yetenek
4. Talent.
5. Gift.
6. Skill.
7. Accomplishments.
8. Capability.
9. Capacity.
10. Aptitude.
11. Aptness.
12. Dower.
13. Faculty.
14. Flair.
15. Instinct.
16. Prerogative.
17. Quality.
18. Vocation.
19. Ability.
20. Competence yetenek.
21. Efficiency.
22. Possibility.

yetenek

1. Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet.
2. Bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite.
3. Kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır.
4. Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü.
5. Herhangi bir şeyi öğrenmek, bir işi yapmak ve tamamlamak ya da bir duruma başarıyla uymak konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç.
6. Kişinin kalıtımsal olarak öğrenmesini çerçeveleyen sınır.
7. Dışarıdan gelen bir etkiyi alabilme gücü.
8. Ability.
9. Accomplishments.
10. Accomplishment.

yetenek

1. Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet.
2. Bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç, kapasite.
3. Kişinin kalıtıma dayanan ve öğrenmesini çerçeveleyen sınır.
4. Dışarıdan gelen etkiyi alabilme gücü.
5. Herhangi bir şeyi öğrenmek, bir işi yapmak ve tamamlamak ya da bir duruma başarıyla uymak konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç.
6. Kişinin kalıtımsal olarak öğrenmesini çerçeveleyen sınır.
7. Dışarıdan gelen bir etkiyi alabilme gücü.
8. Ability.
9. Accomplishments.
10. Accomplishment.

kabiliyet derecesi

1. Efficiency

kabiliyet gerektiren

1. Skilful, skillful.

Türetilmiş Kelimeler (bis)