Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde, bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat, sefer
Örnek:
Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk. F. N. Çamlıbel
Bu gidiş gelişte geçen süre.
Herhangi bir taşıtla bir yere gidip gelme
Örnek:
Yolculukla ilgili işlemleri tamamlarken, koltuğuna oturtmuştuk onu. N. Cumalı
Belli bir başlangıç noktasından varış yerine değin tek bir taşıtla gidilmesini içeren insan devinimi.
Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat.
Gezmek, görmek, eğlenmek amacıyla yapılan yolculuk.
Pamuk ve ipekle karışık dokunmuş hareli kumaş
Örnek:
Yalnız omuz başlarını örten, kısa yollu, gezi gibi yarı sert kumaştan, yakasız bir yaz ceketiydi. R. H. Karay
Bu kumaştan yapılmış olan.
Gezilip hava alınacak yer.
Gezinti yeri.
Journey.
Trip.
Circuit.
Voyage.
Place for strolling.
Joy ride.
Excursion.
Promenade.
Sightseeing.
Tour.
Travel.
Locomotion.
Outing.
Walk.
Ride.
Pleasure travel.
Spare-Time travel.
reklamlar
Bunları Kaçırmayın
BİS, bir sözün içinde geçtiği başka sözler bulmak için üretilmiş bir araçtır, özellikle birden çok sözden oluşan çeşitli terim ve deyimleri bulmaya yarar. (BİS Kelime Türetmece)
Belirli harflerini bildiğiniz kelimeleri bulabilirsiniz. (Bulmaca Yardımcısı)