hasır ne demek?

Kökeni: Arapça

  1. Saz, kabuk, yaprak vb. bir bitki maddesiyle örülmüş taban veya tavan örtüsü.

    Öğle uykuma daldığım hasır üzerinde başımın altına konmuş yastık lavanta çiçeği kokardı.

    Ziya Osman Saba
  2. Tamamı veya bir bölümü böyle bir örgüden yapılmış olan

    Kuş tüyü yastıklı hasır sandalyelere oturdular.

    R. H. Karay

    İş önlükleri bağlandı, sele denilen hasır sepetlerle tarlaya dalındı.

    Orhan Kemal
  3. Ayırma, bir şeyi özgü kılma.
  4. (Hasr. dan) Muhasara eden, etrafını çeviren, hasreden.
  5. Bir şey söyler veya okurken dili tutulan kimse. Kekeme insan. (Osmanlıca'da yazılışı: hasîr)
  6. (en)Straw.
  7. (en)Wicker.
  8. (en)Reeds.
  9. (en)Matting.
  10. (en)Rush mat.
  11. (en)Wickerwork.
  12. (en)Rush.
  13. (en)Canework.
  14. (en)Coarse fiber.
  15. (en)Cane.
  16. (en)Bass.
  17. (en)Bast.
  18. (en)Basket.
  19. (en)Ramie.
  20. (en)Straw mat.
  21. (en)Mattress.
  22. (en)Strawy.

hasır altı etmek

  1. Bir işi isteyerek ve haksız olarak yürütmemek, örtbas etmek.
  2. (en)To shelve, to pigeonhole, to sweep sth under the carpet.

hasır çelik

  1. İnşaatlarda düz yüzeylere atılacak betonun içine konulan, hasır biçiminde örülmüş malzeme, hasır demir.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

hasır altı etmekhasır çelikhasır demirhasır gibi yapmakhasır ile örmekhasır ile örtmekhasır işihasır kaplıhasır kaplı büyük şişehasır koltukhasıhasıbhasıdhasıfhasıfane
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın