harınlamak ne demek?
- Inatçı olmak, inatçılaşmak.
inatçı
- Direngen, ayak direyici
- Stubborn.
- Obstinate.
- Stiff-necked.
- Heady.
- Inflexible.
- Difficult.
- Balky.
- Cantankerous.
- Contrary.
harın
- Bir şeyden huylanıp yürümeyen, geri geri giden (hayvan).
- Hain, huysuz.
- Obur.
- Unruly, unmanageable; gluttonous.
harı
- Müstehak, layık. (Osmanlıca'da yazılışı: harî)
- Kimseden çekinmeyen, facire kadın. (Osmanlıca'da yazılışı: harî')