fn salt ne demek?
- Sal
sal
- Birçok kalın direk yan yana bağlanarak yapılan, düz ve korkuluksuz deniz veya ırmak taşıtı
- Tabut.
- Bir tür ilkel ırmak ya da deniz taşıtı.
- Boy
- Yel, rüzgar.
- Büyük sarp kaya.
- Kıyı, kenar.
- Başı küçük olan kimse. (Osmanlıca'da yazılışı: sa'l)
- Sene, yıl.
- Baş tepesinin sa--cşi--z oluşu, kellik.
fn potato
- Papa
fn
- (footnote) bir bölümün veya bir sayfanın sonundaki referans veya yorum
salt
- İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak.
- İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı.
- Yalnızca
- İçine, kendisine yabancı başka hiç bir şey karışmamış olan ; arı.
- Uygulamayla ilişkisi olmayan bilimler. (Ör.salt matematik.)
- Başka bir yetiye bağlı olmayan. (Ör. Descartes'tasalt anlık duyulara gereksinme göstermeyen, böylece desalt olan bilgiyi sağlar.)salt us (Kant'ta): Deneyden bağımsız, içinde duyudan hiç bir şey bulunmayan us.
- Deriyle ilişkili lenfoid doku.
- Bileyi taşı.
- Skin-associatedlymphoid tissue, SALT.
- Absolute.