feraset ne demek?
Kökeni: Arapça
- Anlayışlılık, çabuk seziş.
- Anlayış, sezgi.
Diplomatça bir ferasetle söylemek istediğini anlayıveriyordum.
A. Gündüz - Bir kadın adı.
- Zekâ.
- Bk. kavrarlık
- Bkz: Firaset.
- Perception.
- Understanding.
- Acumen.
- Discernment.
kavrarlık
- Bir olay ya da durumu geniş kapsamlı ve derinliğine kavrama yeteneği.
- Comprehension.
ferasetli
- Anlayışlı.
- Sagacious.
ferasetsiz
- Anlayışsız.