Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
Örnek:
Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin
Bu sürenin belirli bir parçası, vakit
Örnek:
Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir. A. İlhan
Belirlenmiş olan an.
Çağ, mevsim.
Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler.
Dönem, devir
Örnek:
Eski müdür zamanında hayli şımarmış olan bu miskin ve ukala herifi sepetledi. H. Taner
Bir süre ile ilgili durum ve şartlar
Örnek:
Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu. H. Taner
Güneş ve yıldızların öğlene göre açısal uzaklığına karşılık bir ölçü.
Si biriminde saniye (s) gösterilen dördüncü boyut.
Bir iş veya olayın geçmekte olduğu sürenin ölçüsü.
Vakit; çağ.
Whilst.
Bout.
Leeway.
Space.
Beat.
The enemy.
İnterval.
Cycle.
Date.
Father time.
Hour.
Season.
Tense.
Time.
When.
While.
Sands.
Juncture.
Tide.
Temps
reklamlar
Bunları Kaçırmayın
BİS, bir sözün içinde geçtiği başka sözler bulmak için üretilmiş bir araçtır, özellikle birden çok sözden oluşan çeşitli terim ve deyimleri bulmaya yarar. (BİS Kelime Türetmece)
Belirli harflerini bildiğiniz kelimeleri bulabilirsiniz. (Bulmaca Yardımcısı)