egzotik ne demek?
Kökeni: Fransızca
- Uzak, yabancı ülkelerle ilgili, bu ülkelerden getirilmiş, yabancıl
Halit Fahri, ilk egzotik şairimizdi bizim.
Y. Z. OrtaçSonra, tuzu kuru insanlar değişiklik arar, egzotik tatlara da bayılırlar.
Adalet Ağaoğlu - İçinde bulunduğu yörede doğal olarak bulunmayan veya yetiştirilmeyen organizma veya tür.
- Bk. yabansı
- Outlandish.
- Exotic.
- Exotique
yabansı
- Acayip
- Tiyatro yapıtında seyirciye yabancı, ama ilginç gelen olay, konu, kişi, renk vb.
- Exotic.
- Exotique
egzotik çorba
- Ana malzemesi deniz kırlangıcı, kaplumbağa vb. deniz ürünleri olan bir çorba türü.
egzotik hayvan
- Yabancıl hayvan.
- Exotic animal.