eğik görüntü saptama ne demek?
- Mıknatıslı görüntü kuşağına görüntülerin eğik olarak saptanması işlemi. Enine görüntü saptamanın karşıtı.
- Helical scan recording.
- Schrägspurverfahren, Schrägschriftverfahren
- Enregistrement balayage hélicoïdal
eğik görüntü aygıtı
- Eğik görüntü saptamayı gerçekleştiren mıknatıslı görüntü aygıtı.
- Helical scan recorder.
- Schrägspurgerät, Schrägschriftgerät
- Magnétoscope à balayage hélicoïdal
eğik
- Yatay bir çizgi veya düzlemle açı oluşturacak biçimde olan, yalman, mail, şev.
- Eğilmiş olan, dik veya düz olmayan.
- Bükülmüş
- Dik veya paralel olmayan doğru.
- Oblique.
- Inclined.
- Slanting.
- Sloping.
- Threshold.
- Bevel.
görüntü
- Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet.
- Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. ile oluşturulan biçimi, hayal.
- Manzara.
- Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. araçlarla oluşturulan biçimi, hayal.
- Sayı doğrusu üzerinde bir sayıya karşı gelen nokta.
- Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla ekrana art arda düşürülmesi sonunda hareketin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş, görüntülük üzerindeki hareketli resimler bütünü.
- Bir nesnenin çeşitli noktalarından çıkan ışık ışınlarının, bir ışıksal dizgeden geçtikten sonra oluşturdukları biçim.
- Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla ekrana art arda düşürülmesi sonunda hareketin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş.
- Herhangi bir nesnenin mercek, ayna gibi araçlarla oluşturulan resmi; herhangi bir nesnenin bazı ışık olayları sonucu elde edilen resmi. Sinem
- Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıylagörüntülüğe art arda düşürülmesi sonunda devinimin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş;görüntülük üzerindeki devinimli resimler bütünü. TV
saptama
- Gümüş bromür kalıntılarını eritmek için filmin kimyasal bir eriyikten geçirilmesi.
- Saptamak işi, tespit.
- Tesbît (bk. belirtme). ~ arancı (dilemi):tesbît davâsı.
- Açındırma sonunda, ışıklanmamış gümüş bromürün ortadan kaldırılarak resmin ışıktan etkilenmemesini sağlama.
- Determination.
- Fixing.
- Making sth stable / stationary determining.
- Establishing.
- Ascertainment.
- Fixing, fixation.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
eğik görüntü aygıtıeğikeğik biçmeeğik çapeğik çekimeğik çerçevelemeeğik çizgieğik çizgilereğik dağıtıcı ışıklıkeğik dairesel konieğik düzeyeğiçeğiçmeneğidemireğidemirieğeğbeeğdieğdirişeğdirmegörüntügörüntü ses montajıgörüntü adıgörüntü admitansıgörüntü adresigörüntü aktarma ünitesigörüntü algörüntü alanıgörüntü bandıgörüntü belleğigörüngörüncegörünçgörünç işleyimigörünççü