dolgun ne demek?

  1. Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış.
  2. Şişmana yakın, balıketinde

    Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu.

    B. Felek
  3. Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.)

    İlk işi babasını memnun etmek için, ona dolgun bir maaşa geçtiğini yazmak olmuş.

    A. Ş. Hisar
  4. Öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu

    Müftüye karşı adamakıllı dolgundu.

    R. N. Güntekin
  5. Birbirine uyan, uyum gösteren

    Atasözleri, çoğu zaman dolgun kafiyelere yaslanıyorlar.

    B. R. Eyuboğlu
  6. Bk. kalın
  7. (en)Well-rounded.
  8. (en)Sonorous.
  9. (en)Chubby.
  10. (en)Plump.
  11. (en)Goodly.
  12. (en)Buxom.
  13. (en)Succulent.
  14. (en)Lined.
  15. (en)Rich.
  16. (en)Filled.
  17. (en)Stuffed.
  18. (en)Full.
  19. (en)High.
  20. (en)Satisfactory.
  21. (en)Charged.
  22. (en)Loaded.
  23. (en)Heavy.
  24. (en)Saturated.
  25. (en)Replete.
  26. (en)Solid.
  27. (en)Liberal.
  28. (en)Packed.
  29. (en)Good.
  30. (en)Meaty.
  31. (en)Pregnant.
  32. (en)Well rounded.

dolgun maaş

  1. Dolgun ücret.
  2. (en)High salary.
  3. (en)Fat salary.

dolgun sesli

  1. (en)Orotund.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

dolgun maaşdolgun seslidolgun tondolgun ücretdolguncadolgunlaşmadolgunlaşmakdolgunlukdolgunluk vurgusudolgudolgu biçemidolgu cilasıdolgu efektidolgu gerecidoldolaba girmekdolabı sezmekdolakdolakçı
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın