dip deep into the past ne demek?

  1. Geçmişe göz atmak, maziye bakmak

dip

  1. Oyuk veya çukur bir şeyin en alt bölümü
  2. Taban.
  3. Dikili duran bir şeyin yerle birleştiği nokta ve çevresi veya bir şeyin yanı başı
  4. Kapalı bir yerin kapıya göre en uzak bölümü
  5. Arka, kıç
  6. İktisadi konjonktürdeki daralmanın en alt noktaya ulaşması, diğer bir ifadeyle daralmadan tekrar genişlemeye geçisi yansıtan dönüş aşaması. krş. doruk
  7. S] TV. Görünçlüğün gerisinde yer alan, geriye düşen yerler. Ön karşıtı.
  8. Lambanın, ?r.plot] [İtaşıyıcısına takılmasına ve elektrik bağlantısının sağlanmasına yarayan bölümü.
  9. (en)To plunge or immerse; especially, to put for a moment into a liquid; to insert into a fluid and withdraw again.
  10. (en)To immerse for baptism; to baptize by immersion.

dip ağı

  1. Palamut vb. balıkları avlamak için denizin dibine atılan ağ.

deep

  1. Derin
  2. Engin, deniz
  3. Anlaşılmaz
  4. Derin derin, derinde
  5. Şiddetli, ağır
  6. Derinlik; koyuluk; karanlık
  7. Koyu (renk)
  8. Kalın, boğuk, pes deep -dyed hakiki, tam

into

  1. Içine, içeriye, haline, e, ye
  2. Edat içine, dahiline, -e, -ye, içeri

Türetilmiş Kelimeler (bis)

dipdip ağıdip akıntısıdip balığıdip balıkçılığıdip bezemidip brazingdip bucakdip buzudip buzultaşıdidi tor s iyondiadia filmdia gösterili konferansdeepdeep acid etchingdeep bluedeep browndeep chargedeep cleaningdeep concerndeep dish piedeep disputedeep downdeedeebdeeddeed fiildeed of arrangement
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın