dik oturus pozisyonu ne demek?
- Erect sitting position
erect
- İkame etmek
- Dikili, ayağa kalkmış
- Dikleşmek
- Kaldırmak, dikmek (sütun, direk)
- Yükseltmek, dikmek (bina)
- Tesis etmek, tertip etmek
- Bir uzvun dikleşmesini sağlamak
- Belirli bir temel üzerine çizmek (dikey bir şeyi).
- Dikmek, kurmak, inşa etmek
- Dimdik, ayakta duran
dik
- Yatay bir düzleme göre yer çekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan
- Eğimi dike yakın olan
- Yatık durmayan, sert.
- Sert, kalın, tok (ses)
- Sert (bakış).
- Ters, aksi (söz).
- Kaba, yersiz (davranış)
- Birbirine dikey olan doğrulardan oluşmuş.
- Bk.dikme.
- Yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan.
dik açı
- Birbirini kesen iki doğrunun oluşturduğu açılar eşit olduklarında, bu açıların her biri.
- Right angle.
pozisyon
- Bir şeyin, bir kimsenin bir yerde bulunuş durumu, konum.
- Bir kimsenin toplumsal durumu.
- Konum
- Hayvanlardan radyolojik görüntü alınırken belirli bir organ ve bacaklar için istenen duruş biçimi.
- Vaziyet.
- Fr. Vaziyet, durum, duruş.
- Height.
- Position.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
dikdik açıdik açılıdik alasıdik ark izdik bakışdik bakışlıdik başlıdik başlılıkdik başlılık etmekdidi tor s iyondiadia filmdia gösterili konferansoturulabilir alanoturulabilirlikoturulan yeroturulmaoturulmakoturoturacağı yeri ayarlamakoturacakoturacak yeroturacak yer sağlamaotu biçip kurutmakotu çek, köküne bakotuk