derecik ne demek?
- Küçük dere
Hafif inişler yokuşlar, serin derecikler, bana hep o çocukluğumun geçtiği yerleri hatırlatıyordu.
Y. K. Karaosmanoğlu - Streamlet, runlet, dingle, rill, rivulet.
küçük
- Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, büyük karşıtı
- Yaşı daha az olan
- Niceliği az olan
- Niteliği aşağı olan, bayağı.
- Geri aşamada.
- Değersiz, önemsiz
- Büyümesini, gelişmesini henüz tamamlamış olan
- Kısık, parlak olmayan(ses)
- Small.
- Little.
derecat
- (Derece. C.) Dereceler, basamaklar, kademeler, yükseklikler, mertebeler.
derecatı kurbiye
- Yakınlık dereceleri. Allah'a manevi yakınlık mertebeleri. (Osmanlıca'da yazılışı: derecat-ı kurbiye)