cendere ne demek?

Kökeni: Farsça

  1. Pres

    Yanımızdaki kızı umursamadığımızı göstermek için kör olası bir gururla kendimizi cendereye soktuğumuz çağlar.

    H. Taner
  2. Manevi baskı.

    Aralarından biri itilip kakılınca hepsinin birden boynunda aynı cendere acısı.

    N. F. Kısakürek
  3. Bir şeyi sıkma, ezme vb. işlerde kullanılan düzenek, pres.

    Su cenderesi. Dört yanından demir bir cendere gibi sıkardı

    M. N. Sepetçioğlu
  4. Baskı mengenesi, pres
  5. Kalın oklava.
  6. Boğaz, dar geçit.
  7. Sahne ağzının her iki yanında dekorun boşluk bırakan yerlerini kapama işini gören kanat.
  8. Yun. Tazyik. Baskı, basınç.
  9. (en)Press.
  10. (en)Mangle.
  11. (en)Screw.
  12. (en)Wine press.
  13. (en)Book-binder's press.
  14. (en)Narrow pass.
  15. (en)Mill.

pres

  1. İşletme, onarma, düzletme vb. işlemlerin uygulanması için bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan alet, mengene.
  2. Üzüm, elma, zeytin vb. meyve sebzeleri sıkarak suyunu, yağını çıkarmakta kullanılan alet veya araç, cendere.
  3. Baskı.
  4. Genellikle geniş yüzeyli işleri sıkıştırmaya yarayan aygıt.
  5. Bk. pres
  6. Bk. kaplama presi
  7. (en)Presser.
  8. (en)Press.
  9. (en)Squeezer.
  10. (en)Pressure.

cenderebey

  1. Boğaz, geçit gibi yerleri tutup koruyan komutan.

cenderek

  1. Hafif, soğuk rüzgar.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

cenderebeycenderekcendereleşmecendereleşmekcendereye sokmakcendercendegcendelcendantcencenacenabcenabetcenabı erhamürrahimin
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın