cılız ne demek?

  1. Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif

    Hanın sahibi cılız bir adamdı.

    S. F. Abasıyanık
  2. Güçsüz, sönük (ışık).
  3. Basit, değersiz, önemsiz

    Mimaride cılız eserler vücuda geliyordu.

    B. Felek
  4. (en)Skinny.
  5. (en)Puny.
  6. (en)Weak.
  7. (en)Of poor physique.
  8. (en)Fatless.
  9. (en)Feeble.
  10. (en)Rickety.
  11. (en)Scraggy.
  12. (en)Scrawny.
  13. (en)Sickly.
  14. (en)Spindling.
  15. (en)Spindly.
  16. (en)Undersized.
  17. (en)Gaunt.
  18. (en)Thin.
  19. (en)Lean.
  20. (en)Bony.
  21. (en)As thin as a rake.
  22. (en)Weakling.
  23. (en)Weedy.

cılız ana ışık

  1. Ana ışığın, dar bir alanı aydınlatacak biçimdeki durumu. (Bu durumda görünçlüğün büyük bir bölümü karanlık ya da yarı aydınlık görünüş alır).
  2. (en)Low key (lighting).
  3. (fr)Éclairage faible sur le plan principal

cılız bir sesle konuşmak

  1. (en)Bleat.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

cılız ana ışıkcılız bir sesle konuşmakcılız hayvancılız kimsecılızlaşmacılızlaşmakcılızlıkcılıgancılacılatlıayakcılbırcıldaycılgacıbcıbacıbılcıbıldakcıbır
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın