bunalmak ne demek?

  1. Soluk alması güçleşmek

    Hoca bu son sözleri söylerken havasızlıktan bunalıyor gibi başını tavana kaldırıyor.

    R. N. Güntekin
  2. Çok sıkılmak, çok tedirgin olmak

    Geçenlerde yeni çıkan uzunca bir şiirini okuyuncaya kadar bunaldım.

    N. Cumalı
  3. (en)Be snowed under.
  4. (en)Suffocate.
  5. (en)Swelter.
  6. (en)To feel suffocated.
  7. (en)To get bored.
  8. (en)To be depressed.
  9. (en)To be distressed.
  10. (en)Twist.

soluk

  1. Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava veya ciğerlere hava alıp verme, nefes
  2. Dikkat çekici, çarpıcı yanları olan kimse veya şey.
  3. Tarz.
  4. Donuk bir beyazlığı olan, rengi atmış olan, solmuş, uçuk
  5. Parlaklığını, gücünü yitirmiş (ışık)
  6. Rengi atmış olan.
  7. (en)Dimmed.
  8. (en)Pale.
  9. (en)Colorless.
  10. (en)Colourless.

bunalma

  1. Bunalmak işi.
  2. (en)Oppression.
  3. (en)Distress.
  4. (en)Boredom.
  5. (en)Anxiety.

bunalmamak

  1. (en)(neg. form of bunalmak) suffocate, swelter.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

bunalmabunalmamakbunalgı sıcaklığıbunalımbunalım geçirmekbunalım sonucu öldürme arzusubunalımda olmakbunabuna benzerbuna benzer birkaç otbuna benzer bodrum kapağıbuna benzer desen
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın