birinci kalkınma on yılı ne demek?

  1. Az gelişmiş ülkelere uygun koşullarda kredi olanağı yaratmak, bu ülkelerin dışsatım malları fiyatlarında istikrar sağlayıcı önlemler almak, hammadde kaynaklarından az gelişmiş ülkelerin daha büyük bir gelir payı almalarını sağlamak amacıyla 1960'lı yıllarda, az gelişmiş ülkelerin baskıları sonucunda, Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından ilân edilen dönem. krş. ikinci kalkınma on yılı
  2. (en)First development decade.

birinci

  1. Bir sayısının sıra sıfatı.
  2. Zaman, yer, sıra bakımından başkalarından önce gelen kimse, şey
  3. Sırada, önem sırasında en üstün olan kimse
  4. Ulaşım araçlarında mevki, sınıf
  5. Sinemalarda, bazen ön ve hususinin bir bölümünü kapsayan sıralar; genellikle salonun görüntülükten ortasına doğru uzanan bölümü.
  6. Bir kümenin, bir bölgenin ya da tüm bölgelerin takımları arasında yapılan oyunlar sonucunda puan yönünden en üst sırayı elde eden takım.
  7. (en)First.
  8. (en)Primary.
  9. (en)Premier.
  10. (en)Uppermost.

birinci ağırlık

  1. 48 kiloda yapılan güreşler.

kalkınma

  1. Kalkınmak işi
  2. İyileşme, şifa bulma
  3. Bir ekonomide halkın değer yargıları, dünya görüşü ile tüketim ve davranış kalıplarındaki değişmeleri içeren toplumsal ve kuramsal yapıda dönüşüme yol açan büyüme.
  4. (en)Reconstruction.
  5. (en)Development.
  6. (en)Progress.
  7. (en)Improvement.
  8. (en)Recovery.

on

  1. Dokuzdan sonra gelen sayının adı.
  2. Bu sayıyı gösteren 10, X rakamlarının adı.
  3. Dokuzdan bir artık.
  4. Ketonları gösteren son ek, propanon (dimetil keton): 2-bütanon (etil metil keton) gibi.
  5. (en)-one.
  6. (en)Deca-.
  7. (en)In progress; proceeding; as, a game is on.
  8. (en)In operation or operational; 'left the oven on'; 'the switch is in the on position' planned or scheduled; 'the picnic is on, rain or shine'; 'we have nothing on for Friday night' indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?' in a state required for something to function or be effective; 'turn the lights on'; 'get a load on'.
  9. (en)With a forward motion; 'we drove along admiring the view'; 'the horse trotted along at a steady pace'; 'the circus traveled on to the next city'; 'move along'; 'march on'.
  10. (en)Indicates continuity or persistence or concentration; 'his spirit lives on'; 'shall I read on?'.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

birincibirinci ağırlıkbirinci alanbirinci alkolbirinci aoristbirinci arakonakçıbirinci asma katbirinci ayak duruşubirinci balkonbirinci banyobirincbirincasıfbiribiri çeyrek geçiyorbiri eşikte biri beşiktebiri hariçbiri muattalkalkınmakalkınma bankacılığıkalkınma ekonomisikalkınma hızıkalkınma için bölgesel işbirliği örgütükalkınma için bölgesel işbirliği teşkilatıkalkınma iktisadıkalkınma ile ilgilikalkınma izlemikalkınma kredisikalkındırmakalkındırmakkalkındırmamakkalkınışkalkıkkalkık burunkalkık burunlukalkık kenarlı şapkakalkık uçlu
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın