Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık, balkır, çakım, çakın, yalabık, yıldırak.
Parıltı.
Fırtına sırasında, bulutlar arasında elektrik boşalmaları nedeniyle oluşan ve gök gürlemesiyle beliren çakım.
1. yağmurlu havada, buluttan buluta ya da yere elektrik boşalırken oluşan, geçici ve şiddetli elektrik akımı. 2. canlı, hızlı, coşkulu, hareketli kimse.
Parıldama, göze çarpan parlaklık
Örnek:
Bütün gözler onun gittikçe artan parıltısıyla kamaşmış gibiydi. Y. K. Karaosmanoğlu
Bir optik dizgede, görüntü yüzeyine düşen gereksiz ışık.
Bir yüzeyin az ya da çok ışık yayımlar görünmesine bağlı görsel duyulanma vergisi. Not: Bu vergi ışıkölçümser bir büyüklük olan ışıklılığın yaklaşık ruhduyumsal (psikosansoryel) karşılığıdır.
Flare, flaring, lens flare.
Glitter.
Gleam.
Fire.
Flash.
Flare.
Glimmer.
Luminosity (subjective brightness).
Blink.
Lustre.
Glow.
Glance.
Glare.
Glint.
Glisten.
Luster.
Shimmer.
Shine.
Sparkle.
Twinkle.
Lustre luster.
Refulgence.
Sheen.
Überstrahlung, Reflex
Helligkeit
Lumière parasite, reflet
Brillance (subjective), luminosité
reklamlar
Bunları Kaçırmayın
BİS, bir sözün içinde geçtiği başka sözler bulmak için üretilmiş bir araçtır, özellikle birden çok sözden oluşan çeşitli terim ve deyimleri bulmaya yarar. (BİS Kelime Türetmece)
Belirli harflerini bildiğiniz kelimeleri bulabilirsiniz. (Bulmaca Yardımcısı)