bakiye ne demek?

Kökeni: Arapça

  1. Artık, artan, kalan, geri kalan şey.

    Hastanelerde boş yatak kalmamış, çoğunda ikişer kişi, bakiyesini bahçeye yatırıyorlar.

    A. İlhan
  2. Alacak ve borç arasındaki fark.
  3. Kalıntı

    Bunun bir eski ev değil, dünyayı terk etmişlere mahsus bir manastır bakiyesi olduğunu anlardım.

    A. Ş. Hisar
  4. Artık, artan, kalan, geri kalan.
  5. Kalan, kaybolmayan.
  6. Ölümsüz, kalımlı.
  7. Şehvetli kadın.
  8. Bir kadın adı.
  9. Bk. artık
  10. (en)Arrears.
  11. (en)Remainder.
  12. (en)Effects.
  13. (en)Balance.
  14. (en)Rest.
  15. (en)Residuum.
  16. (en)Arrear.
  17. (en)Remnant.
  18. (en)Residual.
  19. (en)Residue.
  20. (en)Outstanding balance.
  21. (en)Remaining balance.
  22. (en)Amount of balance.
  23. (en)Odd- come shorts.
  24. (en)Remaining amount.
  25. (en)Residual amount.
  26. (en)Rump.

artık

  1. İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan.
  2. Daha çok, daha fazla.
  3. Bundan böyle, sonra, daha, yeter
  4. Kalan veya artan bölüm.
  5. Bir şey harcandıktan sonra artan bölümü.
  6. Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli.
  7. Ziyade, çok üstün.
  8. Vekarlı.
  9. Belirli bir işlem sonucunda geriye kalan, artan.
  10. Erdemli, nitelikli, üstün.

bakiye göl

  1. Bk. kalıntı göl

bakiye tepe

  1. Bk. kalık tepe

Türetilmiş Kelimeler (bis)

bakiye gölbakiye tepebakiyetarihibakiyeyi yüklenimbakiyanebakiyatbakiyatı salihatbakibaki kalmakbakilikbakinazbakingbakbak againstbak bakbak embedbak extension
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın