büfe ne demek?

Kökeni: Fransızca

  1. Evlerde içine yemek takımlarının konduğu dolap.
  2. Toplantılarda yiyecek ve içeceklerin konulduğu masa

    Kadınlar büfeye gidip bir şey yemek için bile kımıldamıyorlardı.

    F. R. Atay
  3. Yiyecek, içecek, gazete, dergi vb.nin satıldığı küçük dükkân

    Ben köşedeki büfeden size sandviç getirebilirim.

    P. Safa
  4. Fr. İçinde sofra takımı konulan dolap. Yemek dolabı.
  5. (en)Coffee shop.
  6. (en)Buffet.
  7. (en)Sideboard.
  8. (en)Cupboard.
  9. (en)Lunch counter.
  10. (en)Soda fountain.
  11. (en)Commissary.
  12. (en)Dresser.
  13. (en)Kiosk.
  14. (en)Kiosque.
  15. (en)Refreshment room.
  16. (en)China cabinet.
  17. (en)Stand selling drinks.
  18. (en)Food and sundries.
  19. (en)Canteen.
  20. (en)Refreshment booth.
  21. (en)Refreshment kiosk.
  22. (en)Refreshment stand.
  23. (fr)Buffet

büfe arkalığı

  1. (en)Banqljette

büfe içiminde verilen hafif yemek

  1. (en)Buffet.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

büfe arkalığıbüfe içiminde verilen hafif yemekbüfecibüfecilikbüakbüber şerbetibübübücbücal
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın