azade ne demek?

Kökeni: Farsça

  1. Başıboş, erkin, serbest.

    Çocuk gönlüm kaygılardan azade.

    O. V. Kanık

    Elli yıldır şu ömür kervanının yolcusuyum / Öyle her yoldaşı sevmezse de azade huyum

    İ. A. Gövsa
  2. Başıboş, erkin, serbest olarak.
  3. Herhangi bir manzumenin parçası olmayan tek mısra.
  4. Başıboş, serbest, hür, kurtulmuş.
  5. Kayıtsız, hür, salim.
  6. Bağlardan kurtulmuş, serbest.
  7. Bir şeyden yakasını sıyırmış.
  8. Azat edilmiş, özgür.
  9. Zarif ve güzel.
  10. (bkz. azad)
  11. Uzak.
  12. (en)Innocent.

azad

  1. Kölelikten kurtulmuş olan.
  2. Kurtulmuş.
  3. Zarif, nazik.
  4. Ayıpsız, kusursuz, günahsız, müberra.
  5. Kimseye bağlı olmayan.
  6. Serbest, hür

azadedil

  1. Gönlü bir şeye bağlı olmayan. (Osmanlıca'da yazılışı: azade-dil)

azadegan

  1. (Azade. C.) Azadeler. Bağımsız, serbest ve hür olanlar. (Osmanlıca'da yazılışı: azade-gân)

Türetilmiş Kelimeler (bis)

azadedilazadeganazadegıazadehatırazadehayatazadelikazadeserazadazaaza çoğa bakmamakaza kanaat etmekaza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamazaza olmak
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın