autochthonous ne demek?
- Asıl yerinde bulunan
- Meydana geldiği yerde bulunan
- Dışarıdan etkilenmeksizin kendi içinden gelişen
asıl
- Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı.
- Gerçeklik, esas, hakikat.
- Kök, köken, kaynak.
- Soy, nesep
- Gerçek, esas
- Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan.
- Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı.
- Bir şeyin temelini oluşturan, ana.
- Yeniçeri ocağından olanların ulufelerini gösteren defterin özgün nüshası.
- Gerçekten, gerçek olarak
autochthonous granite
- Yerli granit
autochthon
- Esas yerli, bir yerin kadim insanı (hayvanı, bitkisi).
- Yerli, bir yerin yerlisi