Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümüne verilen ad.
Örnek:
El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba
Sahiplik, mülkiyet.
Kez, defa.
İskambil oyunlarında kâğıt atma sırası.
Yönetim, baskı, etki.
Bazı nesne ve araçların tutmaya yarayan bölümü.
Aracı, vasıta.
Yabancı, yakınların dışında kalan kimse
Örnek:
Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır! Halk türküsü
Ülke, yurt, il
Örnek:
Çöller, Yemen ellerinden betermiş. A. Gündüz
Halk, ahali.
Oba, aşiret
Örnek:
Kalktı göç eyledi Afşar elleri / Ağır ağır giden eller bizimdir. Dadaloğlu
İnsan ya da maymunlarda tutma organı olarak gelişmiş, avuç içi ve parmaklardan oluşan kolun uç bölgesi.
Enzimle bağlanmış immünosorbent deneyi.
Hand.
Hands.
Manual.
Power.
Control.
Angular distance above the horizon.
An electric elevated railway.
Energy Limiting; Cooper Power Systems' distribution class, direct-connected arrester for crossarm or polemounting applications.
Executive Level.
Short for El Producto cigars 'I contact eleven El's and macs in heaven' -- Nas.
Equivalent lot.
The Semitic word for God, found alone or compounded with other terms as names of God ; often found as the theophoric element in personal and place names.
The European basic multiplex rate that carries 30 voice channels in a 256-bit frame transmitted at 2 048 Mbps.
Energy Limiting; arrester for crossarm or polemounting applications.
Electrical System Inoperable.
East Indian.
The, a definite article, in Spanish.
Powerful Unfolding Spirit expands herself from each point in each moment, like a field of flowers on a summer morning She comes from the inside of each Monad out to its peremeter, through the individual.
Elisp source code file.
G-D, god.
Hand-Operated.
Hand-Held.
Fist.
Pud.
Elisa.
Elixir.
Flapper.
One shot.
Other person.
Mitt.
Range.
Round.
Stranger.
People.
Country.
Assistance.
Deal.
Possession.
Ownership.
Alien.
Grip.
Move.
Stock.
Elevation.
Elevated railroad NE - born with the name of WO - woe.
A, one, some, any.
The chief god of the Canaanite pantheon; variously known as the father of Baal.
Main
Elevated railway
[el (elevated railroad) ] yol üzerindeki köprüden geçen demiryolu
İlişkin, üzerine, dair
Örnek:
Arkadaşım aşk ve evlilik üstüne konuşulacak şeyler bulmuştu. S. F. Abasıyanık
Hesabına
Örnek:
Kahveci içilen kahveleri Esat Ağanın üstüne yazıyor. M. Ş. Esendal
...-e göre, uygun olarak
...-den sonra
Örnek:
Ben rakının üstüne şarap içmem diyecek oldu. H. Taner
Kendinden önce gelen sözün ikileme biçiminde anlamını pekiştirmek ve sıklığını ifade etmek için kullanılan bir söz
Örnek:
Memleketten mektup mektup üstüne para istemiyorlardı o sıralarda... S. F. Abasıyanık
Atop of.
Onto.
Nothing like.
Atop.
Upon.
Over.
About.
Above.
reklamlar
Bunları Kaçırmayın
BİS, bir sözün içinde geçtiği başka sözler bulmak için üretilmiş bir araçtır, özellikle birden çok sözden oluşan çeşitli terim ve deyimleri bulmaya yarar. (BİS Kelime Türetmece)
Belirli harflerini bildiğiniz kelimeleri bulabilirsiniz. (Bulmaca Yardımcısı)