aksetmek ne demek?

Kökeni: Arapça-Türkçe

  1. Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek

    Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi.

    Y. K. Beyatlı
  2. Bir ışık veya bir şekil düz ve parlak bir yüzeye çarpıp orada aynen görünmek, yansımak.

    "Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında.

    H. F. Ozansoy
  3. Evirmek, tersine çevirmek.
  4. Ulaşmak, yayılmak, duyulmak.

    Zaptiye ve hafiye vakalarına dair havadisler bize, âdeta, efsaneleşmiş olarak aksetmez miydi?

    Y. K. Karaosmanoğlu
  5. Işık bir yere vurmak

    Bulunduğumuz yeri sarayın tek parça, geniş camlarından akseden avize ışıkları aydınlatıyordu.

    R. H. Karay
  6. Görünür, hissedilir duruma gelmek
  7. (en)To be reflected.
  8. (en)To echo.
  9. (en)To reverberate.
  10. (en)To be heard.
  11. (en)To become known.
  12. (en)To reach.
  13. (en)To strike.
  14. (en)Reflect.

aksetme

  1. Ultrason, radar, radyo veya hareket dalgalarının yansıması
  2. Aksetmek işi.
  3. Bkz. yansıma
  4. (en)Reflection, reflexion.
  5. (en)Reverberation
  6. (en)Echoey

aksetmemek

  1. (en)(neg. form of aksetmek) mirror, reverberate, reflect.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

aksetmeaksetmemekaksetaksettirenaksettirilmişakseaksedenaksedereaksediraksel
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın