adese ne demek?

Kökeni: Arapça

  1. Mercek.

    Yaşamayı tatsız, dünyayı mahdut gösteren bu adese bana babamdan mı yadigâr kalmıştı?

    K. Bilbaşar
  2. Kovucuk.
  3. Görüş derecesi, inceliği

    Evvelkilerle bu son görüşümüz arasındaki adese farklılıklarını ölçüyorum.

    Y. K. Beyatlı
  4. Bk. mercek
  5. Mercimek.
  6. (en)Lens.
  7. (en)Glass.
  8. (en)Objective.

mercek

  1. İçinden geçen paralel ışınları düzenli bir biçimde birbirine yaklaştıran veya birbirinden uzaklaştıran, camdan veya ışık kırıcı herhangi bir maddeden yapılmış, genellikle küresel yüzeylerle sınırlanmış saydam cisim, adese, lens.
  2. Çoğunlukla saydam camdan yüzeyleri çukur ya da tümsek olacak biçimde işlenmiş, ışığı toplayacak ya da dağıtacak nitelikte yassı, çembersel nesne.
  3. Bir yüzleri yuvarsal, öbür yüzleri yuvarsal ya da düzlem olan, camdan yapılma ve bir ışık demetini kırılmaya uğratarak belli bir noktaya düşüren saydam cisim. (En az ikimercekten oluşanmercek dizgesine objektif denilmekle birlikte, İngilizcede her ikisi için de aynı terimin kullanıldığı göz önüne alınarak bu sözlükte hepmercek terimi kullanılmıştır). TV
  4. Bir elektron demetini tıpkı optikmercek gibi saptırabilen mıknatıslı alan dizgesi; elektronikmercek.
  5. Gözde ışığın retina üzerinde odaklanmasını sağlayan saydam yapı. Lens.
  6. Bazı balıklarda ışık organlarının farklılaşmış hücreleri.
  7. Mikroskop ya da büyüteçlerde büyütmeyi sağlayan ya da görme kusurlarını gideren camdan yapılmış araç.
  8. Işığı geçiren, bir veya iki tarafı kavis halinde cam veya geçirgen madde.
  9. Elektrik alanı, magnetik alan ya da elektromagnetik alan yardımıyla, yüklü parçacıkların yoğunlaşmasını sağlayan düzenek.
  10. (en)Lens, crystalline lens.

adese i mütebait

  1. Bk. ıraksak mercek

adese i mütekaribe

  1. Bk. yakınsak mercek

Türetilmiş Kelimeler (bis)

adese i mütebaitadese i mütekaribeadese perdesiadesei ayniyyeadesei mütekaribadesadeadebadeciduate placentaadedadeden
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın